30 Kasım 2008 Pazar

inner turbulence

inner turbulence

üç çiçek bir böcek


geçen günden aklıma takıldı.hiç aşık oldum mu? 2 kere kesinlikle oldum.hatta hakkını yemezsem 3 kere oldum ki hakkını yememem lazım gerçkeyen oldum,hatta hala 3 kere aşığım.isterdim ki 3 ü de gelsin yanyana konuşsunlar birbirlerini tanısınlar,beni çekiştirsinler hatta yüklensinler bana hatalarımı söylesinler yaptığım ayıpları söylesinler.arkadaş olalım.ben 3üne de aşık olayım ama aşık olduğumla kalayım yeter ki istediğim zaman yanımda olsunlar.istediğimde olmasa bile arada sırada görebileyim.beni bir çok insandan fazla etkilemişlerdir ne de olsa.beni ben yapmışlardır.hayatımdaki bütün ilkleri bana yaşıtmış,benim gerçekten ilk öğretmenim olmuş,ilk hayallerimi bilen,benim hayallerime benden çok önem vermesiyle beni şaşırtan ve bana verdiği güvenle sadece ona anlatabildiğim hayat kesitlerimi yargızıca dinleyebilen ama onun anlattıklarını ben yargılasam bile bana senelerce katlanmış ilk aşkım.aniden gelen,sonra nasıl olduysa sürdükçe süren,kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar kötü hissettiren,hiç yapmadıklarım yaptıran,hiç görmediklerimi gösteren ulaşılmaz insan.belki ulaşabildiğimi hissetseydim daha farklı olabilirdi.hayatımda verebileceğim bütün ödünlerimi vermeme ragmen başaramadıgım kaybettiğim ve uğruna hala birşeyler kaybetmekte olduğum ikinci aşkım.nedense doğru zamanda gelen yanlış zamanda giden,kendime çok kızdığım, sanırım bütün hataların bende olduğu,ondan beklediğim hataları kendimin yaptığı bir düzende bulunan,nasıl olduysa tamamen kazandığım,hala kaybetmediğime inandığım ama kendime güvenmediğim için kazanmaya çalışmaya cesaret edemediğim,hala özlediğim en çok özlediğim,en çok üzerinde düşündüğüm,en çok arzuladığım en çok vazgeçtiğim,sanırsam yanında olmaktan en çok mutlu olacağım,ama kendimi tanıdığım için ona herşeyi zindan etmektense onun mutlu olabilmesini daha çok istediğim,hala hayallerimde -en basitinden en detaylısına-yer ayırdığım,istediğim şekliyle olmasa bile yenden hayatıma girmesini en çok istediğim,hakkındaen çok konuşmayı istediğim,ve zamanında ahır gibi dediğim kokusunu şimdi başkasının üzeriinde duyduğumda peşinden gidip,acaba o mu diye bakmaya başladığım,neden o parfümün adını öğrenmedim ki deyip, öğrensem alıp yastığıma sıkıp öyle uyuyacağım,bunu ayzarken çok da fazla özlediğimi farkettiğim son aşkım.nasıl hoşuma giderdi,üç insan bir çember oluşturup konuşsanız,biriniz sigara içerken öbürünüz içmese diğeriniz de içmek isteyip içemese;bana verip veriştirseniz ben de yanınızda sizi izlesem görsem,duysam,hissetmek isteyip hissedemesem,nasıl ve neden size aşık olduğumu anlayabilsem de kendimi de anlamış olsam.ya da siz bana anladığınız beni anlatsanız.

herr g........

Herr g?
herr g konuşur mu? aslında konuşur, çok da sever konuşmayı ama her zaman konuşmaz çünkü bir garip bu adam.istese de konuşamaz.
Herr g düşünür mü ? çok düşünür, kararlar da verir ama uygulamaz.umursamadığından değil sanki umursayamadığından.
Umursar mı? çok umursar ama çoğu kimse bilmez bunu,anlayamaz.neden anlayamaz?anlatmaya uğraşmaz çünkü.
cool mu bu adam? yoo hiç öyle bi derdi yok.ama içi böle işte,bir garip.Neden garip.o da bilmiyor.

konuşunca ne oluyor,hiçbir şey.onun yerine ne yapmak lazım.istediğini yapmak lazım.müzik dinlemek lazım çünkü o anda gözümü kapayıp düşündüğümde elim ayağım terliyor heyecanlanıyorum.gerçekleştiremeyeceğim şeyler o anda gerçek oluyor.kitap okumak lazım.evet bir kitap delisi değilim ama orası bambaşka bir yer.o ritmi yakaladığım zaman akıp gidiyorum,kendi hayatımı okuyorum sanki,ben ordayım burda değilim,acaba 2 sayfa ssonra bana ne olacak? 2 gün sonra ne olacağını bilemeyip düşünmektense boşboş,2 sayfa sonrasını merak edip öğrenmek daha zevkli.

Boşlamış mı bu adam.gercekten boşlamış.hayalleri var ama caba sarf etmiyor.nasıl olsa gercekleşir.gercekleşmezse o zaman yeni alternatif hayalleri var.ve alternatifleri sınırsız.

iyi bir arkadaş mı? iyi bir dost.arkadas olmayı sevmez pek.herşeyi yapar onlar için ama bir noktada bu halka da koptu,hala iyi bir dost.aslında kimseyle dalga gecmez arkasından kötü konusup yüüzne gülmez.arkadasından kötü konustukları da kesin birşey yapmıştır ona.o da belli etmiştir kendini,rahatsız olduğunu.
dostlarını affeder mi ? hiç kızmaz ki,kızsa bileküsmez ki affetsin.bu hayat böyle saçma şeyler yaşamak için çok kısa değil cok uzun hatta,ama bu duyguların bu hayatta kaplayacak yerleri yok.

iyi bir insan mi? bok gibi bir insan,kalabalığı sevmez, konuşmak zorunda olduğu için konuşmayı sevmez,herkes eğlenebilirken o eğlenemiyorsa orda durmayı sevmez,odasına gidip yeni aldığı kitabı okur.yanına birisi geldiği zaman merhaba demek için müzik dinlediği kulaklığı çıkartmaya uğraşmaz,çünkü bu kişi ya sadece bir merhaba der ve orda tıkanır ya da merhaba bile diyemez.değmez.ama zaten bu kişi bir başkasıysa o zaman çıkarıp merhabayı kendi der ve tıkanmasına izin vermez.insanların ne dediğinie ne aptığına önem vermez.o istediğini istediği zaman yapar.tabii ta ki yapabildiği noktaya kadar.

richard william rick wright 2

çok uzun zaman olmuştu bloga girmeyeli, yazmayalı.nerden mi geldi akloıma.bir sürü farklı neden var aslında.içimde yaşadığım kabuktan memnundum gayet, artık açılmak konuşmak dinlemek istemiyordum hala da istemiyorum ama rick wright getirdi yenden beni buraya kadar.
bu haftasonu bir gezi düzenledik 12 saar gidiş ve bir o kadar da dönüş bizi sadece bir termik santrale götürdü,ordaki kaynakları gösterdi geri getirdi bizi.bütün yol boyunca,otobüsteyken,düşündüm de acaba toplamda 30 cümle kurmamışımdır herhalde.oturdum müzik dinledim,kitap okudum,dışarıya baktım.sanırsam hayatımda ilk defa erciyes'i gördüm.sonra yenden müzük dinledim.rick wright vokalli şarkıları daha da bi dikkatli dinledim, bitti yenden dinledim hatta. ne garip değil mi? adamıın şarkıları burda bende.ama kendisi yok.şu an büyük oranda yok olmustur kendisi.ama açsak baksak ordadır ardında kalanlar.yaptıkları kadar güzel bir görüntü olmayacak şüphesiz ama o hala orda.sadece konuşamıyor,üretemiyor.peki acaba sürekli aklıma gelen ve her aklıma geldiğinde gözlerimi yaşartan bu adamı arkadaşları benim kadar hatırlıyor mudur? hatırlarlar sanırım.onların odasında resimi olmasa da sanırım evlerinde bir makineden basılmış bana ait olmayan resimden öte gerçek resimleri vardır.tamam belki msnlerinde avatarları değildir,rick ama 40 yıllık dostları sonuçta.bilmiyorum ama bazen düşünüyorum,azrail bana gelse onun sırası geldi ama istersen onun yerine seni alayım dese sanırım kabul ederdim,ama o ister mi? Bilmem.Ben gerçekten ister miyim?sanırım tek bir şartla hemen kabul ederdim.Onunla 1 gün geçirsem,sesini gerçekten duysam beraber sigara içsek, klavyesine dokunsam,evini görsem,dolabına baksam,o sessiz sakin adam konuşmasa bile yanında otursam yeterli olurdu sanırım.bu bir günü verselerde sanırım yine de kabul ederdim.bilmem.ne de olsa benim yerime o çok daha fazla şeyler katabilirdi buuralara sanırsam