30 Kasım 2008 Pazar

richard william rick wright 2

çok uzun zaman olmuştu bloga girmeyeli, yazmayalı.nerden mi geldi akloıma.bir sürü farklı neden var aslında.içimde yaşadığım kabuktan memnundum gayet, artık açılmak konuşmak dinlemek istemiyordum hala da istemiyorum ama rick wright getirdi yenden beni buraya kadar.
bu haftasonu bir gezi düzenledik 12 saar gidiş ve bir o kadar da dönüş bizi sadece bir termik santrale götürdü,ordaki kaynakları gösterdi geri getirdi bizi.bütün yol boyunca,otobüsteyken,düşündüm de acaba toplamda 30 cümle kurmamışımdır herhalde.oturdum müzik dinledim,kitap okudum,dışarıya baktım.sanırsam hayatımda ilk defa erciyes'i gördüm.sonra yenden müzük dinledim.rick wright vokalli şarkıları daha da bi dikkatli dinledim, bitti yenden dinledim hatta. ne garip değil mi? adamıın şarkıları burda bende.ama kendisi yok.şu an büyük oranda yok olmustur kendisi.ama açsak baksak ordadır ardında kalanlar.yaptıkları kadar güzel bir görüntü olmayacak şüphesiz ama o hala orda.sadece konuşamıyor,üretemiyor.peki acaba sürekli aklıma gelen ve her aklıma geldiğinde gözlerimi yaşartan bu adamı arkadaşları benim kadar hatırlıyor mudur? hatırlarlar sanırım.onların odasında resimi olmasa da sanırım evlerinde bir makineden basılmış bana ait olmayan resimden öte gerçek resimleri vardır.tamam belki msnlerinde avatarları değildir,rick ama 40 yıllık dostları sonuçta.bilmiyorum ama bazen düşünüyorum,azrail bana gelse onun sırası geldi ama istersen onun yerine seni alayım dese sanırım kabul ederdim,ama o ister mi? Bilmem.Ben gerçekten ister miyim?sanırım tek bir şartla hemen kabul ederdim.Onunla 1 gün geçirsem,sesini gerçekten duysam beraber sigara içsek, klavyesine dokunsam,evini görsem,dolabına baksam,o sessiz sakin adam konuşmasa bile yanında otursam yeterli olurdu sanırım.bu bir günü verselerde sanırım yine de kabul ederdim.bilmem.ne de olsa benim yerime o çok daha fazla şeyler katabilirdi buuralara sanırsam

Hiç yorum yok: