20 Temmuz 2008 Pazar

telefon

sende kendi açıldı,sen bişi yapmadın;ben de aradım da açılmadı :)
pist: telefona elim gitmeden önceki anın heyecanı muhteşemdi,keşke hep öle olabilse.oysa sadece basit bi telefon konusması olcaktı

neden oldu bilmiyorsunuz

noluyor biliyor musunz?
ben birisini tanıdıktan sonra ,aynı kişiyi başkası tanıyınca ve hatta onu sonradan tanıyan o kişi ona benden daha sıcak davranıyorsa..
o kişi yeni tanıdığı o insana benden daha yakın olduğunu sanıyorsa

noluyor biliyor musunz?
birisi benim sayemde birisini tanıyıp,o kişiyle benden daha yakın olunca
ya da benim sayemde birisiyle tanışıp,ben konuşmazken,onlar konuşunca ve hatta can ciğer olunca

noluyor biliyor musunuz?
bütün yavşaklar birbirini yalayıp,çift taraflı ilişki yaşarken, ve birbirlerinin ne kadar tatlı ,ne kadar şirin amanda canım aşkım kankam bi'tanem olduklarını konuşurken aslında ben onların öyle olmadıklarını bilince

noluyor biliyor musunuz?
birisi çok sevdiği canı arkadaşına aslında aşık olduğu için onla deli gibi konuşmak isterken,aslında onun dostu ya da arkadası değil ,hayalindeki sevgilisi olduğunu fark etmeyince,

ve noluyor biliyor musunz?
birileri boklukları yiyip,yüzlerine sıvayıp sonrada aslında yapmak istememiştim ama pişmanım derken,aslında daha çok önceden yüzündeki sırıtan ifadeyi görünce

hepinizin suratına bakıp sadece gülesim geliyor.hayatın yarattığı piçler sizi

17 Temmuz 2008 Perşembe

Gündem

Şimdi bir bakalım;

Ergenekonda askerin payı varmış,ergenekonun ibda-c ile ve pkk ile bağlantısı varmış.ergenekonda paşalar varmış,eski ve ünlü gazeteciler varmış.devlet büyükleri varmış.ergenekon susurlukmuş,ergenekon kemalistmiş,ergenekon devrimciymiş.ergenekonda adı geçen isimlerin istanbul ortodoks kilisesinde fotoğrafı varmış.ergenekon akpnin oyunuymuş,öbür taraftan şimdiye kadar birtek akp cıkartabilmiş artık 7.basamak olarak adlandırılan şu andaki durumda görev başındaki paşaları da içeri alacaklarmış.ergenekon 600 yıldır varmış.ergenekonla askerin ilişkisi yokmuş,ama eski susurluktan duyduğumuz jitem yapılanması ergenekonla alakalıymış ve jitem varlığı tespit edilmiş.cumhuriyet gazetesi kendi kendine bomba atmış,aslında atmamış düşmanları attıklarını iddia ediyormuş

Keneden bu yaz şu ana kadar 40 kişi ölmüş.fizik çimlerinde de kene varmışmış.bizim arkadaştan 3 tane çıkartmışlar ama zararsızmış.kene aslında zararsız olurmuş ama bu zararlı keneleri başkaları özel ortamlarda üretip üstümüze salmışlar.kene ağaçtan düşmezmiş ama geçenlerde bi mankenin üstüne mi ne düşmüş.şimdi bombaya gelin,tbmm çimlerinde kene varmış ve vekillere sormuşlar korku var mı diye?.bir vekilimiz demiş ki ;"biz çoraplarımızın içine pantolon sokarak dolaşıyoruz ya bize bişi olmaz".vekilim en türksün sana zaten bişi olmaz.

Bodrum da kız arkadaşının elle taciz edildiğini iddia eden genç barlar sokağında bi güzel dövülmüş.esnafta önce izledi sonra olaya müdahale etti.alkışlayan bile vardı,adam dayak yerken.

minibüsün altında bisikletle kalıp,ölen çocuğuın annesi tanıkları alıyor.Çünkü olaya şahit olan bütün yolcular kaçmış,ve minibüs şöförü başka yolcular bulmuş onları tanık göstermiş.

bir kasaba olmasına rağmen bir başkentmişcesine hareket eden ankara'da belediye başkanımız odtü'ye 1.8 trilyonluk fatura kesmiş.suc ise imar planı olmadan mı ne yerleşme olması.fizik binasından maden mühe endüstriye sosyal bilimlere,dekanlıklara kadar her yeri yıkcakmış.açık havuzu bile :) bundan az bi zaman önce de İ.Melih Götçek demişti ki odtü kızılırmak suyuna rapor vermiş.bizim ziccho rektörçükümüz de demişti ki biz rapor falan vermedik.ceza geliyorum demiş zaten a be anam..

denizli de 18 yaşından küçüklere pirinç satmak yasaklandı :)

yolurdum ben bu gündemden yaşanır mı bu ülkede

15 Temmuz 2008 Salı

oradaki burası

bilmeyenleriniz için söyleyeyim ibo'yu bu pazar sabaha karşı uçağa bindirip hollanda üzerinden aktarmalı olarak abd 'ye yolcu ettik.oraya gidince de konuşmaya başladık;ibo anlatıyor,burda böyle ,ev şöyle,binalar böyle falan diye.insan ister istemez bi de ben gitsem de görsem diyor.aslında aklımda hiç amerikayı büyütmemiş hatta mesafeden olsa gerek orda yaşamayı bile düşünmemiştim.
ama dun iboyla konusurken akşam 19du ,ben eve yeni dönmüştüm,ibo kahvaltı yapıyorum deyince bir garip oldum.saat farkını ilk defa yadırgadım gerçekten.sonra ben dun akşam uyuyınca bu akşam yenden uyandım sayılır ve nete girdim.ibo gene nette.olum gidip gezsene dedim,ne gezcem saat sabahın körü burda dedi..aa öyle mi biz dün mü görüşmüştük dedim.hemen saat farkı,hem beni bir gunu uyuyarak gecirmiş olmamım etkisi.sonra ibo anlatmaya devam etti,belki bir dil okuluna gitcek,belki de spor salonuna falan,çünkü abisi haftaiçleri çalışıyor ve sadece haftasonu geziebiliyorlar ,bir de işte haftaiçi bazen akşamları.orası bir garipmiş a dostlar öyle iki dakikada kızılaya gitmek ya da yarım saatte taksim'e akmak falan yokmuş :) ben sonra düşündüm hayata bak dedim.adam konya'dan kalkmış koç unisine gitmiş.ordan amerikaya mastera.orda sen iş bul,çalış ,araba al,ev al-aslında ev almamış da kirada sanırsam-.sonra düşündüm vay be dedim ne hayat.şimdi bu çocuk mükemmel türkçe konusuyor benle yani 3.nesil yarı alaman yarı türkler gibi değil dili.ama ingilizcesi de gayet iyi olmalı tamam sorun yok.orda çalışıyor iş arkadasları var falan.benim en çok korktuğum öyle bir durumdaki iletişim eksikliği.yani herşeyi yaparsın da bizim fıkraları ya da onların esprileri nasıl çözelsin.hadi çözemedin nasıl eglenceksin bilmiyorum.tam o anda benim ispanya'ya gidip orda yaşama planlarım geldi aklıma dedim ki,uff nası olcak bu iş,almanya'ya mı gitsek.nede olsa almanca mmükemmel ya.sanki orda daha iyi yaparım gibi salak ve gerçek dışı bir düşünce belirdi aniden aklıma.ama ispanya'nın sokakları,insanı,kültürü tamam söylemeden edemeyeceğim kadınları falan hemen aklımı geri çeldi.tam o anda da bir zeytinyağı reklamı çıktı tvde.adam bir yerlerden gelmiş istanbul'da baş aşcı oalrak çalışıyor.ekip kurmuş kendine birincilikler falan kazanmış.istanbul çok güzel diyor.ve ekliyor çok mutluymuş,insan zaten 15 sene bi yerde yaşarsa oralı olurmuş.
şimdi soruyorum bu adam tarihte gelip de burayı beğenen tek insan değil.yüzlercesi var.ee bizde gidip,onun geldiği yerleri beğenmiyormuyuz?
bir gariplik yok mu durumda? anlamadım gerçekten bu kadar güzelse burası ben neden gitmek istiyorum,ordaki binalara bakıp duyduğum zevki neden burda duymuyorum.neden ordaki hayat daha zevkliymiş gibime geliyor.ve eger 5 sene yaşasam beni oralı sayarlar mı ? 15 çok değil mi artık ? bilemedim.korktum ben bu hayattan gene.uyuyacağım ben en iyisi...

10 Temmuz 2008 Perşembe

evde tek başına

Dürüst olmak lazım diye başlıyorum çünkü çoğu zaman dürüst olamıyoruz.kendimize karşı dürüst olsak bile nedense bir şekilde bunu başkalarına yansıtamıyoruz ve onlara "yooo" derken aslında içimizdeki sese ""evevt ,evet" diye onay veriyoruz.hayatımda bir eksik var diye bir fikir takıldı aklıma ve düşününce gerçekten de öyle olduğuna karar verdim.aslında hiç istemediğim ve hayatımda olduğu zamanlarda yokluğunu aradığım birşeyi arıyorum.
kitap okurken, yazar sol omuzuna dokunan bir el ile şefkatle ona bakan gözlerden bahsedince ve gözlerinin dakikalarca şaşmadan birbirine baktığını anlatınca yüreğim bir garip oldu.en büyük şeyin aşk olduğunu sandığı zamanları ve aslında aşkın değil de aşkdan kaynaklanan merhametin acıma duygusundan daha büyük olduğunu söyleyince hak veremeden geçemedim ve bir kez daha düşündüm aynı olayların içinde kendimi.hiç de mutsuz olmadım o olayların içinde kendimi görünce.
bir kız arkadaşa, bir eşe ya da ne bileyim her dakikamı beraber geçireceğim bir dosta ihtiyacım yok aslında.hayatının her anında tek başına kalmayı isteyen,etrafındaki boşluktan zevk alan ve ileride kendisini gene tek başına hayal etmekten zevk alan ben için biraz zor oldu sanırım bunu kabullenmek ama şu an son derece yalnız hissediyorum sanki etrafımda kimsecikler yok ve günlerdir hiç konuşmamışım gibiyim.işte bu yüzden durup düşününce itiraf ediyorum ki benim evimde akşam otururken konuşabileceğim ona kahve koymaktan zevk alabileceğim,sabah kalktığımda heyecanla ona uyandığında günün ilk süprizini yapabileceğim,bana herşeyi öğretebilecek ve öğrettiğim herşeyi anlayabilcek, akşam oturuken ben mızıka çaldığımda bana gitarıyla eşlik edecek, kitap bakınırken heyecanla bana beğendiği kitapları getirecek, yolda yürürken bana bir konu anlatırken benden kopacak ve yürürken hızlanıcak sonra durup boynuma atlayacak,ben teknelere bakarken neden öyle baktığımı anlayabilecek,deniz hakkında konuşurken denize benim kadar hayran olabilecek,yolda yürürken suratına çarpan rüzgarı hissedip gözlerini kapadığında bir teknenin burnunda teknedeki en temiz havayı soluduğunu hayal edecek,ve insanlara solunmuş havayı solutacak birine ihtiyacım var.benim gerçekten beni anlayabilecek ve benimle konuşacak birine...gülümsediğini gördüğümde bile ondan daha mutlu olabileceğim birine..

7 Temmuz 2008 Pazartesi

birinci baskı, 2004,ankara

bugun benim içimde hiç kızılay'a gitme gibi bir plan yoktu ama gelen telefonla kızılay'a gittim ve bayağıdır görmediğim arkadaslarım ve onların dıdısının dıdısıyla oturup konustum,sohbet ettim.ama nedense içimi kurcalayan birşey vardı. ben bira içtikçe "hadi kalk bak dost kapanacak alamayacaksın kitabı" diyordu bir ses.ben de kendimle konusuyordum,"ya benim okuyacak kitabım var, zaten kitap almak istemiyorum lütfen gider misin" içimden gelen ses kardeş.
sonra ben dayanamadım ve masadaki biraları,güzel kızları, herşeyi bırakıp erkenden kalktım,neden mi çünkü dost a gitmem lazım,kapanmadan dost'u yakalamam lazım.neyse sonra kalktım ve gittim dost'a.önce şöyle boş boş dolandım ve bakındım ama bir taraftan da diyorum ki benim alacak kitabım yok ,o zaman burda ne işim var? sonra hobi bölümüne yöneleyim de denizcilik ve denizci bağlarıyla ilgili bir kitap bakayım dedim.ama daha oraya giderken sağ taraftaki kitaplara takıldı gözüm.9 ytl ye satılıyorlardı. dedim ki burdan kesin bir kitap alırım,sonra yan raftaki 5 ytllik kitapları gördüm ama dedim ki önce buraya bakmalı.sonra gözüme bir kitap erişti ve çok ilgimi çekti adı."aaa, ne güzelmiş dur bi de arkasına bakıyım,arkasındaki yazıyı okuyım" dedim.ama okumama gerek kalmadı :) orda gördüğüm isim benim için kitaptan daha değerliydi ve ben öyle şaşırmıştım ki...şaşırmıştım çünkü ilgisi olmayan dallarda çeviri yapmayacağını düşünmüştüm şimdiye kadar ve benim en çok ilgi duyduğum alan hakkında yazılmış bir kitapta o ismi görmek beni çok mutlu etmişti.şaşırmıştım çünkü böyle bir çevirisi olduğunu bilmiyordum.sanki hayatındaki herşeyi biliyorum ya! ukalaca dedim ki yok bu o değildir,böyle bir kitap çevirse kesin bana söylerdi o kadar muhabbeti geçti konunun nede olsa.sonra kitabı hiç okumadan, incelemeden,içindeki sayfalara bile her zaman yaptığımın aksine bakmadan,ilk sayfayı açtım ve çevirmen hakkında bölümünü aradım ama yok.sonra ordaki tahminimce diğer 25 kitabın daha arkasına baktım,acaba 2.bir kitap bulabilir miyim diye.ama bulamadım.şu an beni çağıran,beni al,beni seç diye bağıran sadece bir tane kitap vardı.o an düşündüm acaba benim için bir anlam ifade etmezken,diğer insanlar için anlam ifade eden,ama benim tanımadığım ,bilmediğim bu diğer insanlar kimler idi?.acaba ben bir kitabı sanki benim çevirdiğim ilk kitapmış gibi yüreğim pırpır uçağı pervanesi gibi yerinde dönmeye çalışırken elimde tuttup tamam alıyorum derken,onlar aman ben bunun çevirmenini tanımıyorum diye,ruhsuzca adı ilgilerini çekse bile kitabı almaktan vazgeçecekler miydi? neyse sonuçta elime tamamen şans eseri geçen ve benim inanışıma göre bugun beni kendisine çağıran bu kitabı hemen okumaya başlayacağım varsın şu an okuduğum 3 kitap beklesin onları sonra okurum.onlar daha ilk anda beni bu kadar etkileyememişlerdi.otursunlar raflarında sıralarını beklesinler.David Cordingly "Korsanlar arasında yaşam" ile size sevgilerini sunar güzel bayan.
şimdiden ellerinize sağlık...